Telekom endüstrisinde 2010’a ilişkin tahminler gelmeye başladı. Bunlar arasında en çok öne çıkan ise inCode adlı bir Telekom teknoloji danışmanlığı firmasının öngörüleri. Bu öngörülerde kurumsal müşteriler için öne çıkan network, cihaz, uygulama ve işletme trendlerine yer veriliyor. Öngörüler arasında akıllı cep telefonlarının düşüşe geçeceği, geleneksel anlamda ARPU (kullanıcı başına ortalama kar) hesaplamasının gittikçe zorlaşacağı, şişen 4G verilerde backhaul* zorluğu gibi başlıklar yer alıyor. Araştırmayı yürüten inCode firmasının başkan yardımcısı ve genel müdürü Jorge Fuenzalida 2010’un cloud computing, video ve veri fiyatlandırma trendlerinde yaşanan değişim nedeniyle oldukça enteresan bir yıl olacağını belirtiyor. Tahmin listesine göre ilk olarak kullanıcıların tüm kablosuz cihazlarında benzersiz bir senkronizasyon beklentisi içerisinde olmaları, mesela adres defterlerini tüm kablosuz cihazlarında aynı anda güncelleme talepleri, operatörlere zor anlar yaşatacak. Operatörler bu talebi karşılayabilmek için ya ciddi yatırımlar yapmak ya da dış kaynak kullanımına (outsourcing) gitmek zorunda kalacaklar. Ayrıca net nötralliği kurallarının hala belirsizliğini koruması herkesin canını sıkıyor. Amerikan Federal İletişim Komisyonu (FCC) aylardır bu konuda bir uzlaşma sağlamaya çalışıyor. Kablosuz alanda potansiyel bir nötrallik dayatması, düzenlenen spektrum ihalelerinde şimdiden negatif etkilerini göstermeye başlamış durumda. Bu konuda taşıyıcıların FCC’den çok farklı bir bakış açısına sahip oldukları, zira taşıyıcıların milyarlarca dolar ödeyerek ihalesini aldıkları spektrum üstünde değişik perdelerde olanak sunma hakkı talep ettiklerini belirtiyor. Sonuçta öyle ya da böyle FCC network güvenilirliği ile inovasyon arasında bir uzlaşma noktası bulacak. Ancak bu nokta kimseyi tatmin etmeyecek gibi görünüyor. Operatörlerin, daha çok zirvede yer alan (OTT- over-the-top) hizmetlerin desteklendiği bu ortamda çekiş gücü kazanmanın yollarını bulması gerekli. 4G veriler konusunda operatörlerin girişkenliğine rağmen backhaul sorunları yine gündemde. Bir yandan LTE diğer yandan HSPA konuşlandırmaları yapılırken, sonunda kablosuz kullanıcılarına kablolu tipte bir işlem hacmi sunma imkanı yakalayan diğer operatörler de bu akımı takip ediyorlar. Operatörler maliyet-efektif bir biçimde artan trafikle başa çıkabilecek yeni backhaul çözümlerine odaklanıyorlar. Dahası yüksek hızda veri uygulamaları ve her zaman açık olan bağlantılar bataryaları hızla boşalttığından batarya ömrü sorunu da yeniden gündeme geliyor. Batarya yenilikleri RF teknolojisindeki gelişmelerin oldukça gerisinde kaldı ve fark hızla açılmakta. Aboneler kablolu hatlar yerine her alanda kablosuz teknolojisini kullanmaya başladığından operatörlerin kapsama alanı – özellikle de iç mekan kapsamada - azalmakta. Bu kapasite sorunlarının giderilmesi için oldukça fazla zaman ve sermaye harcanmak zorunda. Bir zamanlar smartphone’lar mobil sektörde teknolojinin ulaştığı son noktayı temsil ediyordu. Ancak bu cihazların hızla benimsenmesi ile hem sayıları son derece arttı hem de fiyatları ucuzladı. Rekabetin hızla arttığı bu ortamda giriş düzeyi diye tabir edilen en ucuz segmentin üzerinde yer alan mobil telefonların da birer bilgisayar platformuna dönüşmesi bekleniyor. Bu durumda smartphone’ların 2010 yılında yavaş yavaş çekiciliğini kaybetmesi kaçınılmaz. Kendi açık kaynak işletim sistemine, büyük bir ekrana ve tam kapsamlı bir Internet tarayıcısına sahip olan günümüz smartphone’u yakında büyüsünü kaybedecek. Zira pek çok cihaz aynı özelliğe sahip hale gelecek. Bu sektörde ortaya çıkan başka bir enteresan gelişme ise cihazların Internet uygulamaları hızla ilerlerken ses ve arama özelliklerinin ikinci planda kalıyor ve genelde yerinde sayıyor oluşu. Müşterilerine limitsiz kablosuz veri transferi kullanımı seçeneği sunmuş olan operatörler, fiyatlandırmayı arttırmada veya kullanım başına ücretlendirme modellerine geçişte sıkıntı yaşıyorlar. Kablosuz operatörler temel hizmetlerin dışında kalan servislerinden daha çok gelir sağlama arayışına girdiler. Bu durum özellikle kablosuz veri hizmetlerinde çok aşikar ve servis kalitesine göre fiyatlandırma yönünde ilerliyor. VoIP benzeri uygulamalar veya video oynatımı gibi daha çok hizmet kalitesi gerektiren uygulamalar “en iyi bağlanırlık” seçeneklerine göre daha yüksek olarak ücretlendiriliyor çünkü müşteri başına hizmet maliyetleri her geçen gün artmakta. 2009’da son derece büyük bir ilgi gören alanlardan birisi de makineden makineye (M2M) uygulama alanı oldu. Bu konuda AT&T ve Jasper stratejik bir ortaklık anlaşması imzalarken Verizon ve Qualcomm da nPhase adı verilen bir ortak teşebbüs oluşturdular. M2M konusunda başlarda isteksiz gibi görünen operatörler bu işletme modelinin sağladığı düşük churn (servis iptali), düşük CPGA*, ve zirveye ulaşmayan trafiklerde artış gibi kar arttırıcı özellikler nedeniyle artık çok daha istekli davranıyorlar. Ancak şu an için pek çok operatör M2M kurumsal çözümler ile ilgili gereksinimlerin yalnızca bir kısmını karşılayabiliyor. *Backhaul geniş bant networklerde farklı noktalardan verileri merkeze toplayan mekanizmaya verilen addır. **CPGA bir işletmenin tek bir kullanıcı kazanabilmek için gereken maliyeti belirten bir terimdir. (cihaz maliyeti + satış harcamaları) rakamı ile ekipman geliri farkının kazanılan müşteri sayısına bölünmesi ile hesaplanır.
Bir cevap yazın